Bence bu, herhangi bir hedefin ilk adımıdır. Nerede olduğunuzu açıkça kabul etmek, gerisini bilinmeyen zamanlara bırakmak, mamut bir şeyi fethetmek için gereken tek şeydir. Rocky'nin yatakta Adrian'ın kollarına girip gelecek günün korkusunu kabul ettiği o an, Creed'i yenemeyeceğini söylüyor, ama yine de kendisine ve ona mesafeye gitmeyi vaat ediyor, yani cesaret budur. Dünyanın ve hatta bu konuda sizin bile ne düşündüğünüze rağmen inancınız varsa, o zaman budur. Sonuç ne olursa olsun, önemli olan tek şey bu, mesafeye gitmek. Her şeyin yolculukla ilgili olduğunu biliyoruz. Ve o zamanlarda yanınızda biri varsa, daha iyidir. Sana senden daha çok inanabilecek biri.
Rocky Balboa; o bir tefeci için biraz kaslı ve Philadelphia'da isimsiz bir et kafa boksörü. 10 yıldır oyunda ama aslında sadece kalbi olan bir kavgacı. Nazik ve samimidir ve fazla bir şey istemez. 12 yaşındakiler bile ona çöp muamelesi yapıyor. O halde karizmatik ağır siklet şampiyonu Apollo Creed, hiçbir yerde ona sadece isminin kulağa nasıl geldiğiyle ömür boyu şans verir. Rocky sadece şampiyonu sersemletmekle kalmaz, ilerledikçe dünya da büyük mirasının başlangıcı olarak hizmet eder. Her yönden oyunculuk muhteşem. Bir spor filminden çok bir dram. Müzik inanılmaz ve ikinci yarıdaki genel zayıflık hissini gerçekten güçlendiriyor.